19 Ekim 2010 Salı

Atom Damalı Osmanlı Sikkeleri Röportajı


ATOM DAMALI KOLEKSİYONUNU YAPTIĞI OSMANLI SİKKELERİNİ KİTAP HALİNE GETİRDİ.

8 CİLTTE TAMAMLANACAK BU ESERDE TÜM OSMANLI SİKKELERİNİN ENVANTERİNİ ÇIKARTIYOR

Atom bey bize kısaca kendinizi anlatarak başlayabilir miyiz? Nerede doğdunuz, okullarınız? Okul döneminde koleksiyonlarla ilginiz nasıldı?

1949 senesinde Sivas’da 5 çocuklu ailenin son çocuğu olarak dünyaya geldim. Orta öğretimimi daha sonra ailemle birlikte taşındığımız Ankara’da TED Ankara Koleji’nde tamamladım. Daha sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği’ni bitirerek, 1970 senesinde California’daki Berkeley Üniversitesi’nde yüksek lisans derecesi tamamlayarak tekrar Ankara’ya döndüm. 1971-74 senelerinde doktoramı yaparken Üniversitede öğretim üyeliği görevini de sürdürdüm.

Benim koleksiyon merakım ilkokul sıralarında başladı. Ankara Koleji’nde okurken o sıralarda Avrupa ve Amerika’da yapılan küçük “match box” adı verilen oyuncak arabalar çok popülerdi. Onlardan değişik tip arabalar alarak toplamak bana çok büyük bir koleksiyon zevki veriyordu. Ondan sonra Türk kültürü ve tarihi ile ilgili kolleksiyonlara daha ileri yaşlarda tarih bilincimin daha da gelişmesi ile başladım. Bu dönemlerde pul ve para koleksiyonları ile ilgili çalışmalar en fazla zamanımı almaktaydı. 1970’li yıllarda evlendiğimde annem eşime eski Sivas’ın tarihi bir haritası olan ipek bir mendil hediye etti. Anneme de bu mendili annesi nişanlanırken hediye etmiş. Daha sonra başka ipek hatıra mendilleri olduğunu fark ederek, bunun da çok güzel bir koleksiyon konusu olabileceğini düşünerek mendil toplamaya başladık. Her bir mendil de diğer objeler gibi siyasi tarihimize ışık tutmaktadır.

Çalışma hayatınız konusunda da bilgi alabilir miyiz?

1976 senesinde kendi şirketimi kurmak üzere ODTÜ’deki asistan profösörlük görevimi bırakarak serbest çalışmaya başladım. Daha sonra da 1985-1989 yılları arasında İstanbul Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü görevini sürdürdüm. Dönemin sona ermesi ile de yeniden, bu sefer İstanbul’a naklettiğim şirketimde özel sektörde yoluma devam etmekteyim. Son senelerde ise çalışmalarımı daha ziyade Nilüfer Damalı Eğitim ve Çevre Vakfımız ve Türk Kahvesi Araştırma Derneği gibi sosyal ve sosyal yardım projelerine ayırmaktayım.

Başka koleksiyonunu yaptığınız konular var mı?

Benim koleksiyonlarım özellikle belli bir konuda ağırlaşmak yerine yaygın olarak çok değişik konuları kapsamaktadır. Örneğin nümismatik konusunda, yani para ile ilgili Osmanlı sikkeleri, İslami sikkeler, Cumhuriyet paraları, Cumhuriyet hatıra paraları, jetonlar, madalyonlar, nişanlar var. Bunun sebebi ancak bunları birleştirdiğiniz zaman tarih ile ilgili bir sentez yapabiliyorsunuz, onun anlamına daha fazla derinlik kazandırıyorsunuz. Tarih için sadece para madalyon dahi yetmeyip, posta kartlarıyla, objelerle, pullarla, efemera dediğimiz belgeler, örneğin Osmanlı fiskal yani mali belgeleri, mali pullar, makbuzlar da biriktirmek gerekli. Ayrıca, bunlar toplanılmadığı takdirde yavaş yavaş ortadan da kaybolabiliyorlar. Hepsi bir araya getirildiği zaman ise konuyu bütünüyle aydınlatmış olabiliyorsunuz. Sikkeler ve madalyonlar koleksiyonumun önemli bir parçası. Önceleri Osmanlı dönemine ait sikkeleri toplamaya başladım ancak zamanla merakım derinleşti ve Müslüman devlet ve hanedanlara ait sikkeleri de toplamaya başladım. Avrupa’ya baktığınız zaman sikkeler Üniversitelerde tarih fakültelerinin bir laboratuarı gibi. Herhangi bir tarih araştırması muhakkak sikkeler üzerinde çalışılarak yapılmaktadır. Özellikle İslami sikkelerde, sikkenin tarihi, nerde basıldığı, hangi isimle basıldığı, hangi Sultan tarafından basıldığı, Sultanın kullandığı ünvandan o dönemki gücü hakkında çok önemli bilgiler elde edilebiliyor.

Koleksiyonerliğiniz size neler kazandırdı?

Koleksiyonculuğun yan getirisinden bir tanesi de ilgi duyduğunuz konuda geniş bilgiler öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. Örneğin, ben Osmanlı paralarını okuyabilmek için “Eski Türkçe” öğrenmek zorunda kaldım. Bunu öğrenirken de ailemizin yaşlıları ile her iki taraf için de zevkli bir çalışma ortamı yaratılmış oldu. Osmanlıcamı kullanarak sikkeler haricinde çeşitli objeler üzerindeki yazıları da çok hızlı olmasa da okuyabiliyorum.

Bir eğitim ve çevre vakfınız olduğunu biliyoruz. Bu konuda bilgi verebilir misinız?

Annem Nilüfer Damalı, Sivas’ta Cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden biriydi. Kendisi uzun zaman Sivas’ta çok fazla sayıda talebe okutmuştur. Çok erken yaşta vefat edince, babam Ercüment Damalı’nın önderliği ile annemin adını yaşatacak bir Vakıf kurmaya karar verdik. Böylece Nilüfer Damalı Eğitim ve Çevre Vakfı’nı 1996 senesinde kurduk. Yaptiğimiz bu koleksiyonları bu vakıf adına devam ettirerek rahmetli annemin adını da hafızalarda tutmaya çalışıyoruz. Ayrıca koleksiyonlarla ilgili bilgileri de aralıklı yayınladığımız kitaplarla hem okurlarla paylaşıyoruz hem de yine bu kitapların satışlarından da Vakfımıza gelir elde ederek, görme özürlü öğrencilere burs vermekteyiz.

Bu kitaplarınızın isimleri ve konuları nedir?

İlk kitabım olan “150 Devlet, 1500 Sultan”da tüm İslam Devletleri’nin kısa tarihçelerini, sikke darbetmiş olan Sultan’larını ve bu devletlerin sikkeleri hakkında giriş bilgilerini vermektedir.

Genellikle Osmanlı ve Türk belgeleri ile ilgili olarak hep yurt dışındaki araştırmacıların yayınlarından faydalanılmaktadır. Örneğin, filatelinin çok önemli alt kollarından olan fiskal pullarla ilgili hazırlanmış olan tek katalog bile bir Amerikalı araştırmacıya aitti. İlgi duyduğum bu alanda da “Sosyal Yardım Pulları” katalogunu hazırlayarak, Osmanlı ve Türkiye fiskal pullarının bir bölümü için renkli bir katalog yayınladım. Tabii bu kataloga ilaveten Resmi fiskal pulları, Belediye fiskal pulları gibi konunun diğer alt birimlerine ait çalışmaları da tamamlayarak, bu konunun da tamamlanması gerekmektedir.

“Osmanlı – Girit Tarihi, Sultan’ın Kermesi” isimli kitabımda koleksiyonluk doküman ve objelerden faydalanarak iki ülkenin tarihini belgelendirmeye çalıştım. Bu arada Girit Adası ile Kıbrıs Adası’nın benzerliği Kıbrıs politikasında karşılaşılabilecek zorluklarla ilgili ilginç neticeler de çıkardı.

Son olarak da 6 yıldır tüm Osmanlı sikkelerini kitaplaştıracak bir projeye başladım.

Bildiğimiz kadarıyla şimdiye kadar tüm Osmanlı sikkelerini tek bir kitap altında toplanması gerçekleşmedi. Bu projeye başlamak zor olmadı mı?

Bence böyle zor bir projeye başlamak için cesaret gerekmekteydi. Zira böyle bir çalışmanın tamamlanabilmesi için dünyanın dört bir yanındaki müzelerdeki sikkelerin de incelenmesi gerekiyordu. Korkmadık ve sabırla inandığımız projeyi gerçekleştirmeye başladık. Amerika’da American Numismatic Society, Smithsonian Institute, İngiltere’de British Museum, Ashmolean Museum, Fransa’da Bibliotheque Nationale, Almanya’da Münih, Tübingen, Berlin ve Jena Sikke Müzeleri, Yunanistan’da Atina Müzesi, Avusturya’da Viyana Müzesi ve daha da var… Tüm bu müzelerden beklemediğim kadar destek gördüm. Tabii ki bu arada Türkiye’deki Arkeolojik Eserler Müzesi, Darphane Müzesi, Yapı Kredi Bankası Müzesi’nin büyük desteklerini unutmamak lazım. Ayrıca birçok özel sikke koleksiyonu… Bunların destekleri olmasaydı herhalde kitabımızda birçok sayfa boş kalırdı. Bu arada kitabın gerçekleşmesinde Türkiye’den de birçok nümismat arkadaşımın büyük desteklerini gördüm. Bunlardan Bilhan Akçaşar’dan bahsetmem lazım. Zira Osmanlı sikkelerini bu kadar iyi bilen, sistemli çalışan bir nümismatla beraber çalışmanın zevki yanında bilgileri bu kitabın değerine büyük katkılar yapmıştır.

Osmanlı sikkeleri hakkında yaptığım incelemeler, yıllar boyunca devam ettirdiğim Osmanlı sikkeleri koleksiyonunu hiçbir zaman tamamlayamayacağımı gösterdi. Bunun üzerine iş ve aile hayatımdan geri kalan zamanımı sikke toplamaktan ziyade, sikkelerin tiplemeleri ve sikkelerle tarih arasındaki yakın ilişkiyi ortaya çıkartmakla geçirmeye başladım. Bilgisayar ve iletişim ortamının son derece gelişmesi, şimdiye kadar hiçbir nümismatın cesaret edemediği bir konuda hazırlık yapmama imkân verdi. Osmanlı tarihi süresince darbedilmiş ve günümüze kadar gelebilmiş tüm Osmanlı sikkelerini tek bir yayın altında toplayabilmek ve Osmanlı sikkelerinin gerçek bir envanterini hazırlamak. 8 ciltte tamamlanacağını düşündüğüm eserin ilk cildinin 2010 yılının ilk dönemlerinde basılmış olması ve gördüğü ilgi, diğer ciltler için yaptığımız çalışmaları hızlandırdı. Hayırlısıyla 2 yıl içerisinde Osmanlı kronolojisini ve sikkelerle bağlantılı olarak tarihini ve ekonomisini anlatan güzel bir eser tamamlanmış olacak. Eseri annem rahmetli Nilüfer Damalı adına kurduğumuz vakfımız yayınlamaktadır. Eser hakkında daha geniş bilgi www.niluferdamalivakfi.org sitesinde bulunabilir. Gelirleriyle bazı görme özürlü üniversite öğrencilerine verdiğimiz destek, koleksiyon merakının nasıl bir sosyal yardım projesine de imkan verebildiğini gösteren güzel bir örnek olmaktadır.

Toprak altı sikke koleksiyonculuğunda kanuni süreçler ve dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?



Toprak altında define aranması için Kültür Bakanlığı’na gerekli bilgilerin verilerek izin alınması gerekmektedir. Aranan eser ister sikke ister başka bir cins olsun muhakkak izin alınması gereklidir. Aksi takdirde ciddi cezalar söz konusudur.



Sikkeleri define arama yoluyla değil de satınalma yoluyla yapıyorsanız ve eğer sikkeler son 6 Osmanlı Sultanına ait ise herhangi bir işlem yapmanıza gerek yoktur. Ancak alınan sikkeler daha eski ise muhakkak “koleksiyoner” olmanız gereklidir. Bunun için Kültür Bakanlığına müracaat ederek ve elinizdeki sikkelerin ön ve arka yüzlerini resimleyip, özel koleksiyoner defterine işleterek koleksiyoner olmak için müracaat etmeniz gereklidir. İzin alındıktan sonra yeni bir sikke alacaksanız koleksiyon defterine işletmeyi gerekli zamanlarda yapmanız şarttır.



Gençlere önerileriniz nelerdir? Neyin kolleksiyonerliğini yapsalar?

Herkes zannediyor ki sadece eski objeler, malzemeler toplanmalı veya toplanabilir. Katiyen öyle değil, çünkü tarih devam ediyor ve güncel olarak çok ilginç konular var, ve bunların koleksiyonları yapılabilinir. Hayatımıza o kadar yeni objeler giriyor ki… Oyuncaklar, banka kartları, cep telefonları, müzik ve sporla ilgili birçok objeler, parfüm kartları… Örneğin telefon kartları hayatımıza belki 20-30 senedir girmiştir. Bugün kullandığımız telefon kartları 50-60 sene sonra çok aranacak objeler haline gelecektir. Benim genç arkadaşlara önerim, güncel olan bir konuyu derinlemesine incelemeleri. Sonuç olarak koleksiyon yapanlar yaptıkları konular hakkında muazzam bilgi sahibi oluyorlar, ruhlarını zenginleştiriyorlar. Ümid ederim, koleksiyon merakının gelişmesine tüm okullarımızın yönetimleri destek vererek yaygınlaştırabilirler.



Kitabınızı tamamladıktan sonra başka ne gibi şeyler yapma hayalleriniz var?

Bildiğiniz gibi güzel Anadolumuz MÖ 500’lü yıllarda dünyada ilk olarak paranın basıldığı yer. Dünyanın en anlamlı para müzesinin kurulabileceği yerin bu topraklar olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, Vakfımız, İstanbul Para Müzesi’ni kurmak için bir girişimde bulundu. Ancak, para müzesinin yer sorununu henüz çözümleyemedik. Böyle bir fırsat verildiği takdirde tüm dünyanın gıpta ile gezeceği bir müze gerçekleştirmek en büyük hayallerimden biri….

http://www.koleksiyonerim.com/

11 Ekim 2010 Pazartesi

Koleksiyonerim.com Ekim ayı konsepti "Antika Kilitler"

Bu ay koleksiyonerimde antika kilitler var....










Mezopotamya bölgesinde ortaya çıktığı sanılan kilitler, korunma mekanizmasının bir sonucu doğar.






En eski kilit örneği olan, 4000 yıl öncesine ait “Mısır Kilidi” ahşap ve basit bir mekanizmadan oluşuyordu.






Kilitler o dönemde sadece güvenlik için değil aynı zamanda prestij sembolüydü. Eski Mısır’da bir evin efendisinin gücü ve zenginliği sahip olduğu anahtarların sayısı ile ölçülürdü.






Romalıların hırsızlara karşı geliştirdikleri değişik yöntemlerle kilitler büyük gelime gösterdi. Sadece doğru anahtarla açılabilen kilitleri, parmağa takılabilecek küçüklükteki anahtarlar ve asma kilitler takip etti.






Çeşitli hayvan motifleri bezenen asma kilitler zamanla dünyanın çeşitli bölgelerinde kullanılmaya başladı, hatta hediye olarak kullanıldı.






Ortaçağda ise artık birer sanat eseri olarak görülen kilitler Gotik üslubun özelliklerini taşıyordu.






Osmanlı dönemi kilitleri de özellikle Ortaçağ ve sonrasını yansıtan özellikleriyle Avrupa kilitleri ile yarışır güzelliktedir.






Sevgiler

5 Ekim 2010 Salı

Eskiyi Sevenler Bloğuna Hoşgeldiniz...

Merhaba,

www.koleksiyonerim.com eskiyi sevenler bloğuna hoşgeldiniz.

Bu blogda eskiyi sevenlerin röportajlarını, paylaşmak istediklerini yayınlayacağız.

Amacımız eskiye gönül veren herkesin bu bloğu takip etmesi ve anılarını, koleksiyonlarını paylaşması...

Lütfen sizde koleksiyonerimist@gmail.com adresine mail atarak bizimle iletişime geçin...

www.koleksiyonerim.com

Sevgiler